Habire Haber Kıbrıs'ın Kapsamlı Haber Sitesi
ABD, 1958’den beri ülke içinde kaybolan 3 nükleer bombayla sarsıcı olaylarla karşı karşıya kaldı. En vahim kaza, 1965 yılında Filipinler Denizi’nde meydana geldi ve bir megatonluk B43 termonükleer bomba, USS Ticonderoga taşıyıcısına inmeye çalışan Donanma A-4E Skyhawk uçağı tarafından taşınırken denize düştü. Pilot Teğmen Douglas Webster ve kargosu o günden beri kayıp. Baş Astsubay Delbert Mitchell, yaşananları “uçağın aniden denize düştüğünü” belirtiyor.
Dahası, 1958’de Georgia’nın Savannah yakınlarında Tybee Adası açıklarında yapılan askeri tatbikat sırasında yaşanan bir diğer olayda Boeing B-47 Stratojet, bombanın serbest kalma ihtimaline karşın suya fırlatmak zorunda kaldı. Ekiplerce iki ay boyunca aranan bomba hiçbir zaman bulunamadı. Plütonyum çekirdeği hakkındaki şüpheler devam ederken, Jack Howard’ın ifadesi bombanın tam anlamıyla nükleer silah olduğunu ortaya koydu.
Bir diğer kayıp vakası 1968’de Sovyet denizaltısı K-219’un batmasıyla gündeme geldi. Bu denizaltının bir düzineden fazla nükleer silah taşıdığı düşünülüyor. Aynı yıl, USS Scorpion adlı nükleer saldırı denizaltısı Atlantik’te battı. 99 mürettebat hayatını kaybetti ve iki nükleer uçlu torpido kayboldu. Denizaltı ve silahlar hiçbir zaman bulunamadı. Enkaz, denizcinin tamamı hala içerideyken, 29 Ekim’de Atlantik’in altında patlamış halde bulundu. Komplo teorisyenleri, Scorpion’un Sovyet gemisi tarafından batırıldığını iddia ederek bu olayın yüzeyin altında gizli bir savaşa işaret ettiğini öne sürdü.
Ülke genelinde yaşanan nükleer silah kazaları ve kayıpları, tarih boyunca nükleer güvenlik konusunda ciddi endişelere yol açtı. Uzmanlar, kayıp silahların etkilerinin hala devam ettiğini ve bu tür olayların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini belirtiyor. ABD hükümeti, bu tür kazaların ardından askeri mevzuat ve nükleer silah depolama protokollerinde değişiklik yaparak benzer olayların yaşanmasını engellemeyi hedefliyor. Ancak filodaki kayıp nükleer bombaların hala nerede olduğu ve ne tür riskler oluşturabileceği konusunda net bir açıklama yapılmamış durumda. Bu nedenle, kayıp nükleer silahlarla ilgili gizem devam etmekte ve konuyla ilgili araştırmalar sürdürülmektedir.
