Gençlerin, bu coğrafyada doğdukları için lanet ettiği bir ülke gerçeği var karşımızda. İnsanların kendi refahları için başkalarına zulmettiği bir ortamda adalet duygusu neredeyse yok olmuş durumda. Peki, gençlerin haklarını kim koruyacak? Birilerinin artık sosyal adaleti ve eşitliği sağlaması gerekiyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın öncelikli görevi bu olmalı.
Her noktadan fışkıran adaletsizlik, gençleri doğdukları coğrafyaya lanet ettirecek kadar büyümüş durumda. İnsan olanın bile utanacağı bu durumda, iktidar çevresindeki kişiler her türlü yolsuzluğu yapabileceklerini zannediyor. Herkese kendi refahları için zulmedebileceklerini sanıyorlar.
Adaletin simgesi olarak bilinen Hazreti Ömer’in adalet anlayışıyla hareket ettiği zamanlardan bugüne, adalet duygusu yok olmuş gibi. Torpil, adam kayırma ve yandaşlık gibi kavramlar, siyasi liderlerin önceliği haline gelmiş durumda. Bu durumda haklı olanlar bile hakkını aramaktan vazgeçmiş durumda.
Gençlerin hakkının yenildiği bir ülkede, anayasal kurumların ne işe yaradığı sorgulanmalıdır. Eğer sandıktan çıkan güçlü liderler adaleti sağlamıyorsa, devletin varlık sebebi ne olabilir ki? Bu tabloyu yaratanlar, aslında adil davranması gereken kişilerdir.
Liyakatın öldüğü, adaletin olmadığı, hak etmeyenlerin hak edenlerin amiri olduğu bir ortamda gençlerin hakkını kim koruyacak? Bu ülkede yaşanan rezilliklere ve haksızlıklara karşı sessiz kalmak hiçbir siyasetçiye yakışmaz. Bu ülkenin gençleri, medet umacakları bir el ararken, kimden yardım göreceklerini düşünmek zorunda kalıyorlar.