Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin talebiyle, 9 Kıbrıslı Türk hakkında İnterpol üzerinden kırmızı bülten çıkarılan kişi sayısının dokuz olduğu öğrenildi.
Mülkiyetle ilgili uzun süredir tartışma konusu olan davalar kapsamında atılan bu adım, Kuzey Kıbrıs’ta büyük bir endişeyle karşılandı.
Kıbrıs’ta mülkiyetle ilgili sorunların kalıcı ve adil bir biçimde çözülebilmesi ancak kapsamlı bir çözümle mümkünken, kapsamlı çözümü beklemek istemeyen bireyler için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da etkin bir iç hukuk yolu olarak tanınan Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK), bireylerin mülkiyet taleplerini barışçıl ve hukuki yollarla ele alabilmelerine olanak sunuyor.
Kırmızı bülten çıkarılan 9 Kıbrıslı Türk’ün A.N., Z.N., G.N., D.N., S.K., H.K., J.A., M.A. ve A.K.’ın geçmişte mülkiyetle ilgili bazı taşınmaz mal işlemlerine taraf oldukları, ancak tüm faaliyetlerinin TMK çerçevesinde yürütüldüğü ve hukuki dayanaklara sahip olduğu belirtiliyor. Rum yönetimi ise TMK gerçeğini görmeden gelerek, hukuk yolu ile yeni yaptırımları gündeme getiriyor.
Buna rağmen, Rum tarafının mülkiyet ihtilaflarını cezai yollarla çözmeye çalışması, yeni bir kırmızı bülten dalgası başlatması ve Kıbrıslı Türk bireyleri hedef alan tutuklama girişiminde bulunması siyasi bir saldırı olarak değerlendiriliyor.
Birleşmiş Milletler müzakerelerindeki ana konulardan biri olan mülkiyet meselesinin olası bir kapsamlı çözümde ele alınacağı açıkça bilinmesine rağmen, Kıbrıs Rum liderliği yapıcı bir diyalogdan uzak durmakta ve adanın kalıcı olarak bölünmesine kadar varabilecek politikaları planlamaktan geri duruyor. Avrupa Birliği’nin Schengen Alanı’na dahil olma hedefi de, Rum tarafının uluslararası hukuku yalnızca kendi lehine kullanmaya çalıştığı adımlardan biri olarak dikkat çekiyor.
Kıbrıslı Türk insan hakları savunucuları ve hukuk çevreleri, bu gelişmenin yalnızca bireyleri değil, toplumun genelini hedef alan sistematik bir baskı girişimi olduğunu ifade ederken, uluslararası kamuoyunu bu endişe verici duruma karşı harekete geçmeye çağırdı.